In life, unlike chess, the game continues after checkmate.

(Hayatta, satrancın aksine, oyun şah-mattan sonra da devam eder.)

9 Ocak 2000 Pazar

Hikayelerimi Doladım Boynuma

                                                                                                                        Sevgili günlük;

Bugün, yolda, öylece yürüyordum, yolsa duruyordu yerli yerinde. nereye gidebilirdi ki zaten, kime....?

Hikayelerimi doladım boynuma, üşümemeli hasta ediyor bazı yalnızlıklar... yolda öylece yürümüyordum yalnızca. içimde birilerine gülüyordum. kollarımdan çekiştirip, götürmeye çalışanlara direniyordum, karanlıklarda. tutundum inandıklarıma, düşmemeli. birileri geçiyordu, yanımdan, içimden, uzaklarda birileri hala yaşıyordu. öldü sanardın mantıklı düşünebilsen.

-Öyle ya, ölüm bile daha anlamlı bazı gidişlerden

Şarkılar söylüyordum, kalabalıkta, içimde birileri bana çarparken. içimde bir yerler acıyor, kimse özür dilemiyordu. dokundukça, kanıyordum kendime... dokunsalar, -sever sanarlar sanıp- kanıyordum. birden her şeyi unutuyordum. bahar geliyordu, ellerinde çiçekler. ben öylece o tarlanın içinde yürüyordum, güzel günlere giden bir yol bulmuş gibi içimden. içimden her yol bana çıkıyordu. yolu kaybediyordum... kendimi buluyordum yollarda, gittikçe gidiyordum.

-Kendime gelemiyordum senelerce-

Yolda öylece yürümüyordum aslında, herkes hareket ederken, olduğum yerde, hala varlığı ispatlanamamış 'zaman'ın güzellik yapmasını bekliyordum. emin olmadığım zaman, umut etmesini severdim herkes kadar. dursam, gider miydi yol, güzel bir yere?... bahar olur muydu birden bireç.....? ya da henüz yazılmamış bir hikaye kadar, güzel görünür müydü, eskiden geldiğim yollar yine....?

Bazen, hayattan çok şey beklemiyorum, o da hiçbir şey vermiyor. gül gibi geçinip gidiyoruz işte...