In life, unlike chess, the game continues after checkmate.

(Hayatta, satrancın aksine, oyun şah-mattan sonra da devam eder.)

27 Mayıs 2016 Cuma

Yürürken Devamlı Arkaya Bakmak Gibi Bir Şey.


Tüm yolların tıkandığını düşündüğün bir anda içinde hala filizlenen duygudur......Umut..

Değerlerine inandığın sözlerin yitip gittiği bir anda yeniden inanmanı sağlayan yeni sözlerdir gözyaşlarına boğulduğun bir gecede bol sevgi içerikli bir mesajdır.

Ömründe hiç görmediği birine "sana bir sır vereyim bu gün güneş doğmuş" diyen dosttur, arkadaştır.

Minicik elleriyle saçlara dokunan minicik bir kızın yüreğidir dudaklarıdır o kızın, seni çok seviyorum, ağaçlar kadar, diyen  ve teyzecim çok üşüdüm diyerek hırkanın içine sokulan yiğenin titreyen bedenidir.

Her halini görmüş, her sözünü işitmiş; sizi yargılamadan dinleyen daima yanında olduğunu hissettiren kavgalar ettiğin, çoğu şeyi paylaşamadığın ama gözyaşının akmasına kıyamadığın biricik kardeşindir.

Sadece sesiyle bile sonsuz güzellikler yaşatan insandır anlattığınız saçma sapan şeylere, olur öyle arada, diyen ve buna karşılık çok yaratıcısın sözünü işiten ve aldırış etmeden gülendir  gülüşü sevilendir

Tek kişilik bir yatakta altı kişi uyumaya çalışmaktır. ve bu altı kişiyle spor aletlerinde çılgınlar gibi eğlenmektir kardeşten farkı olmayan bir arkadaştır, sana evini açan, yüreğini açan, annesine anne, babasına baba dediğin "hacı dede" dediğinde dedemize dede dedi diye çocuklar gibi sevinen kardeştir;

Dokunduğunda mutlu olduğun, yanında saçmaladığın uzun yıllar görmediğin bir arkadaştan duyduğun "en çok seni özlemişim" sözünü işitmektir

Ve yine uzun süre göremeyeceğin başka arkadaşından "en çok seni özleyeceğim" sözünü işitmektir.hayatında hiç duymadığın belki de hiç duyamayacağın en güzel sözleri duyduğun kişidir

Çocukluğu özlemektir delicesine.on yüz bin baloncuk yuttum demek, denize kaçmak, erik çalmaktır yepyeşil taptaze tuptuzlu eriktir, umut.... ve o eriğin yetiştiği erik ağacına bakmaktır

Beklemektir usulca hiç gelmeyecek birini.. pes edip gitmektir, özlemler onlarca yarım kalmışlıkla. ve cennete inanmaktır cenneti istemektir

Güvenmektir birine, bir çok kişiye. her sözün bir anlamı olduğuna inanmaktır. aptallıktır aslında biraz; her sözden bir anlam çıkarmaya, her şeye bir anlam yüklemeye, her şeyin bir anlamı olması gerektiğine inandıran

Gecenin bi vakti ay'a bakıp ağlamak, kutup yıldızını aramak, yıldızları saymaya çalışmaktır

Beline sarılan, yediğin dondurmana ortak olan, "annem gibi kokuyorsun" diyen danışanındır.. öğrencindir belkide hayatında sahip olduğu en değerli eşyasını sana getiren

Ve yine saf masum bir çocuktur, "örtmenim ben sana aşık oldum" diyen

Babadır, hala göbeğini yumruklatan, hala gözünün kenarında akmaya hazır bir yaşla gözlerine bakan, en mutsuz olduğun anda seni anlayan, susmana izin veren.

Abidir, yada kuzendir seni her şeyin önünde tutan gözeten, incitecek her kim olursa dövmeye hazır olduğunu söyleyen. ve onun güzel sözleridir, "senin minicik kalbin kuş gibi. uçacak bu gönül kuşu, konacak layık olduğu yere yani gül bahçesine. heh işte o gül bahçesini bana getir ben anlarım gül müymüş neymiş" diye giden

Annedir, umut sen kimliğini bulasın mutlu olasın diye hayat koşturmacasında kimliğini kaybetmiş anne kendinin ne olduğunu, ne olacağını umursamayan; yalnızca yavruları için gözyaşı döken, yorulan, kırılan ama hiç şikayet etmeyen

Umut bulmaktır insanın kendini kendisi yapan her şeyi aramaktır, hayat içinde yaşamaktır sevmektir umut ve sevilmeyi dilemektir. her duyguyu ifade edecek kelime yoktur. umut; içi kelimelerle doldurulamayacak kadar büyük bir duygudur.

25 Mayıs 2016 Çarşamba

Vazgeçmek terketmeyi, Affetmek yok saymayı gerektirir.

   


     Sırt dönülür bir bireye, bir dünyaya, bir evrene: başka bir yere gidilir, ileri değil ama öne bakılır, öne gidilmişlikle değil ama arkaya olan uzaklıkla ölçülür gidişin uzamı.

Gerçekten hiçbir zaman gitmeyi istemeyiz, istenen kalmamaktır, durmamaktır, o halde varolmamaktır, aslında hiçbir şekilde varolmamaktır...
 

Gitmek bu hiçbir şekilde varolamamanın, o dinmek bilmeyen iç sıkıntısının hareket halindeyken hissedilen azlığından beslenir.

Deviniyorken şeyler, izlenimler, duygular ve düşünceler titreşmekte, bir şeyde yoğunlaşma dediğimiz ve en sonunda bu yoğunlaşmadan elde ettiğimiz koca hiçlik bize görünmemektedir

Bu teselliyle gitmelere yelken açarız.
 

Kalınan karada kusturucu bir soğuk ve kuraklık, susuzluk; gidilen ve gitme yolu olarak seçilen denizin ufkunda ise şiddetli ve büyülü fırtınalar vardır.
 

Gitmenin yalancı kurtuluşu bir gelenle, tinin ve varoluşun sonsuz acısını parlatan şimşekle kesilir denizin orta yerinde. 

Yıldırım denizin orta yerine saplanır ve donar, içinde bulunulan ruhun gemisi bu buzdağı benzeri donmuşluğa çarpar. gidiş hiç beklenmeyen acının yeniden dirilişi ile sonuçlanmış, gemi batmaya başlamıştır dibinden su alarak. şimdi gökten gelen, denizde öylece gideni tekrar karaya vurdurmanın sevinci içerisinde bilinçsizce kendisinden geçmektedir. ruh ise kendi gemisiyle birlikte gitmeye, kaçmaya çalıştığı dibe, karaya, toprağa tekrar değmekle kaçtığını ve uzaklaştığını sandığı yere tekrar dönmüştür.
 

O halde bu zamanın geçişi ve mekanın değişimi, bu durmaksızın arkada kalan görüngüler kuşağı ne işe yaramıştır..?  bunca şeyin biçiminin değişmesinden başka bir yere gidişinden sonra bile, ruhun varoluşun başka adalarına doğru yolculuğunun getirdiği bu gidiş eksenli değişimden sonra gene aynı yere gelmek... bu kişinin gitmesinin ve başka şeylerin onun ardından gelmesinin yarattığı delikler, bunlar neyle kapanır...?
 

Sadece kişi gider, ((şeyler aslında hiç gitmez, onlar sadece gelir)) ve sadece şeyler gelir. yaşam sürdüğü sürece bu savaşta kazanan hep nesne olur, yaşam gelmenin terazisinde şekillenir ama ölümle birlikte kişi üstünlüğü ele geçirir ve gidişi hiçbir şekilde kesilemez.
 

Peki ya yaşamında gitmeyi isteyenin içinde bulunduğu çaresizlik, bu ölümle gelen üstünlükle gölgelenebilir mi..?

18 Mayıs 2016 Çarşamba

GelMek


Gelmek işte Bayağı bir fiilin mastar hali


Arapça Farsça yahut ibraniceden yada başka bir dilden gelmemiş olan gelmek Kendine gelmek gibi Yazdıkça yazası gelen birinin bigün bir yere yazmaya gelmesi gibi

Ütülenmiş elbise kokusuyla kasvete bürünmüş, sonraki gününde işe gidilecek olmanın verdiği enteresan duygu {ki o gün her yer turuncu yada griye bulanmıştır} ile anımsana bilecek bir pazar öğleden sonrası; işte böyle bir mana'nın böyle bir gidişin, tam tersi gelmek.

Gelmek, gitmek gibi değil...


Borçluya haciz masaya meze mideye bulantı ve şehre bir film veya nebiye bir vahiy gelir.....Ama işin enteresan yönü gelmenin, gitmeyi haber etmesidir.......

Sonra bir gün, bir kadın/erkek gelir, gelişi saadetin müjdeleyicisi zannedilir ama çok geçmez bu geliş; bir çocuğun en sevdiği çizgi filmi izlerken elektriğin gidişi gibi ezinç dolu bir gidişe neden olur. Sonra bir parça benden bir parça nebi den gider-gelir.Azap,bu gel-git'in hiç bitmeyişidir...................işte bu da bana zor gelir.....

12 Mayıs 2016 Perşembe

Kırmızı Başlıklı Kız, Koca Kötü Kurtta âşık olursa…

    
        Bitmemesi için edilen duaların çok olduğu günlerdi.... Hayatın su içmek kadar sıradanlaştığı, aşkın ise ortalıkta dolaşan üç beş anıya teslim olduğu zamanlar...

Yine sebepsiz kuruntular çıkarıp, yine onlara inandığım ve sevmelerin az olduğu zamanlar...bütün cümleler istila edilmişti kelimelerin kısa yazılışları aklıma geliyordu uzun cümleler kurmamak için...Geri gelmeyecek günlerimin gelecek günlerim için karar verme tasarrufundaydım.....

Tarifi var adı yok aslında yaşadıklarımın hissettiklerimin.... İsim koysak ya..? ne güzel olurdu değil mi..? 

Aaa bak bir isim geldi aklıma, fiilden türemiş bir isim, oynamaktan-oyun... belki de oymaktan geliyordur zira oynanan oyunda oyuldum tabir caizliğinin son noktasında...

Garip bir sakinlik var üzerimde, fırtına öncesi sessizlik desem çok klasik, beynimle kalbimin yaşadığı soğuk savaş desem postmodern arabesk olacak ama sonuç itibariyle gözle görülen, görülmese bile fiziki olarak hissedilen bir durgunluk yaşıyorum...

Belki de yaşanması gerekenleri çok çabuk tükettiğim için erken yaşlandığımı hissediyorum ya da bugün de dahil olmak üzere bütün gelecek günlerimin içinde en büyük rolü sana verdiğim için başrol oyuncusunu kaybeden bir film gibi çekim arası vermişimdir hayatıma...

Ölürken montajlarım ben buraları merak etme, hani şerit gibi geçecekmiş ya gözlerimin önünden..

Farklı olmak feci bir şeydir....Verdiği rahatsızlığı en alakâsız durumlarda bile hissedersiniz ve evet sen de bunu yaşatanlardansın......yani öyleydin.......

"Kesin olan bir şey vardı ertesi gün kız kendisini görmese bunun farkına bile varmazdı... kız için bütün günler birbirinin aynıydı ve bütün günler birbirine benzediği zaman da insanlar, güneş gökyüzünde hareket ettikçe, hayatlarında karşılarına çıkan iyi şeylerin farkına varamaz olurlar."

"- Peki dünyanın en büyük yalanı ne...? diye sordu delikanlı, şaşkınlık içinde.

Kız ;


- Ne mi..? Hayatımızın belli bir anında, yaşamımızın denetimini elimizden kaçırırız ve bunun sonucu olarak hayatımızın denetimi yazgının eline geçer. dünyanın en büyük yalanı budur."



2 Mayıs 2016 Pazartesi

Kızım'a yada Oğlum'a


     Ben bu yazıyı sana yazdım annecim. ne zaman geleceğine dair bir fikrim yok, çünkü henüz baban yok acelesi de yok, ben seni beklerim. ama çok fazla da bekletme, yaşlı anne olmak istemiyorum çocuğum.

Çok komik olacaksın, beni çok güldüreceğini biliyorum. sadece eğlenmek için bile seni izlicem beneğim. karşına geçip nerenin bana benzediğini , hangi huyunu benden aldığını santim santim ölçücem, bir kez daha sevicem seni........

Hayır annecim parkta arkadaşlarının kafasına salıncakla vurmak tabi ki yanlış bir davranış...! bunu kabul dahi edemeyiz......! böcekleri de ezmeye çalışma. en iyisi biz seninle evde legolarla oyun oynayalım.. sarmazsa mandalları göt göte takar ev araba yaparız. hatta bol yeşilli parklara gidelim, yuvarlan dur anasını satayım (buradaki ana benim, olmadı bu laf ya). kısacası artık seni çok daha fazla istiyorum bebeğim, çabbbuk çabuk gel. yapacak çok şey var ve hepsi seni bekliyor. 

Eğitici öğretici "a-b-c-d hadi beraber söyleyelim a-b-c-d" diye sayıklayan ayıcığının pillerini çıkarıp kafama atmana rağmen seni çok seviyorum

Yazılarım senin bir numaralı kaynağın olsun, oradan çok şey öğreneceksin... bu yazıya 20'li yaşlara gelmeden anlam yükleme, hatta 30'lu yaşlara geldiğinde daha anlamlı olabilir. hayatta ne istediğine karar vermeye çalış, karakterli olmaya çalış. iş, okul, aşk, çevren, dünya kısacası hayatının her geçen günü daha kötü gidecektir, bunu kabullenip mutlu olmayı becer. hayatta yalnızsın ve hep yalnız kalacaksın bunu unutma. sana her gün birşey katan insanlarla daha fazla vakit geçir, onlarla daha çok ol. rol yapma, hayat tiyatro sahnesi değil, doğal olduğunda hoş bir filme dönüşebilir. ama sanatla uğraş, sanat seni mutlu edecek, yeni şeyler üretmek, taklit etmek hoşuna gidecek, ruhunun gıdası olacak. sevdiğin şeyleri yap, sevdiğin yerde dur, sevdiklerinle ol.

Ergen olduğunda kıracaksın bizi. sonra çok pişman olacaksın bebeğim. ama bil, biz sana hiç kırılmayacağız. seni hiç anlamadığımızı düşündüğün zamanlar olacak. ama bil ki biz seni anlamak için bütün çabamızı sarf ediyor olacağız.

Yavru kuşum, kuzucum. çok gençsin. gerçekten ama gerçekten daha yolun en başlarındasın en heyecanlı, en hareketli ve kabul ediyorum en stresli dönemlerinde yaşanıyor bazı şeyler, sevsen de ayrılıyorsun, sevgin bitince de ... üzülmek de kaderde var, gülmek de ... hayırlısı demek lazım bazen yaşananların üstüne emin ol her şey çok güzel olacak ...

O'nsuz yapamam dediğin gün mevlana'nın sözünü söyleyeceğim sana;
allah der ki: "kimi benden çok seversen, onu senden alırım." ve ekler:
"onsuz yaşayamam deme, seni onsuz da yaşatırım."

Mevsim geçer, gölge veren ağaçların dalları kurur, sabır taşar, canından saydığın yar bile bir gün el olur ...aklın şaşar, dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dost olur, öyle garip bir dünya ...olmaz dediğin ne varsa hepsi olur ...düşmem dersin düşersin, şaşmam dersin şaşarsın..en garibi de budur ya ... öldüm der durur, yaşarsın

Her şeyi anlatacağım sana. bütün yaşadıklarımı, mutluluklarımı, mutsuzluklarımı, heyecanlarımı, korkularımı… unutmak istediklerimi bile ortaya dökerim belki. sen yine de hata yapacaksın. hem de çok hata yapacaksın… o zaman ben sana kendi hatalarımı anlatacağım. sonrasında nasıl davrandığımı, nasıl atlattığımı, konuyu kendi lehime nasıl çevirdiğimi… en az zararla atlatman için önceden donanman gerekiyo. hoş biz ne söylesek ne anlatsak da sen bildiğini okuyacaksın nası olsa. bu huyun bana tanıdığım birini hatırlatıyo. o huyunu sev. ben bi zararını görmedim. asıl unutmaman gereken; ne yaparsan yap ne karar verirsen ver sorgusuz sualsiz hep arkanda olacağımız  

İnsanlar zalim bebeğim. bunu sakın unutma. kimsenin günleri harika geçmedi bu dünyada. senin de geçmeyecek. ulaşamadığın hayallerin olacak. kırık hayaller. onların acısını yüreğinde hissedeceksin. ama biliyor musun, senin her yüzün düştüğünde bizim canımız daha çok acıyacak. elimizden birşey gelmediğini bileceğiz. hatta bunun için isyan edeceğiz dünyaya. senin mutsuzluklarını engelleyemediğimiz için kızacağız kendimize. ama kimse kimseyi koruyamıyor hayatta

Sonra dogal afetler yasanmis oldugunu ve yasanacagini gorceksin. insanlarin, bunlari nasil dogalliktan cikardigini gorceksin. bir tarafta insanlari kurtarmaya calisan insan gibi insanlara sevinirken, ote yandan olulerin ustunden altin yurutmeye calisan insanciklari gorup utanacaksin
    Ve iş hayatın;
İlk kural çalışmak için yaşamayı değil yaşamak için çalışmayı seç... 

Gerektiğinde dozunda tepkiler ver ...kendi alanını net bir şekilde belirlemek başkalarının işine burunlarını sokmasını engeller bebeğim

Dedikodu yapandan uzak duracaksın. uyanık olacaksın. salağa yatmayı öğreneceksin. iş yerindeki insanlar normal arkadaşın değil bunu unutmayacaksın. her an kuyunu kazabilirler.  zira tüm dünya onların minik sevimli beyinleri etrafında döndüğü için ağırlığını koru. ne uzak ne yakın. kendine yeten ve meşgul biri olduğunu göster. yaptığın her şeyi yazıya dök insanlar deli gibi yalan söyleyebiliyorlar, ama yazılı bir mail ile gelince gıklarını çıkartamıyorlar
Henüz doğmadın belki de hiç doğmayacaksın. ama eğer bir gün gelirsen o gün bizim en mutlu günümüz olacak. ve sen hayattaki en büyük başarımız


Sana güveniyorum. şimdiden bembeyaz suratını öpüyor ve o kimseye dokundurtmaya kıyamadığım popondan ısırıyorum.
 

Görüşürüz. "UZAY"ım.......
                                                 02Mayıs2016