Acıyan gözler nasıl merhametsiz olabilir. işte bunu hastanede öğrenirsiniz...... Doktorun "herseye hazırlıklı olun" demesi kulaklarınızda çınlarken
Sahilde maksatsız serseri yürümenin başlı başına bir nimet olduğunu, hızlı ve dinç hareket kabiliyyetine sahip olabilmenin parayla pulla satın alınamayacak kadar saadet bahşettiğini
İştiha'sızlığın tatsızlığı ile gelen dilediği gibi yeme-içme serbestisinin pek geçici olduğunu, güçlü olduğuna dair vehmettiği nazarının yerle yeksan oluşunu, ferhad gibi kuvvetinin doruğunda olup dağları delebilecek güce sahipken bile gözle göremeyeceği minicik varlıklara yenik düşebileceğini, bir firavunun kafasını kendi emriyle parçalatmasına sebep teşkil eden topal bir kör sineğin gücünü.. bilmekten öteye geçip anlamaya başlıyor insan
Kolay mıdır ölüme hazırlamak kendini.....? mümkün müdür hazırlıklı olmak..? insan nasıl hazırlar kendini ölüme....? var mıdır bir tarifi, önceden bilen alışmış mıdır bu fikre....?
Zordur....iyileşeğini umarak beklemek daha kolaydır.
Yatak soğuk ve bir o kadar da uzak geliyor ama yatmam gerekiyor.. uyumalı ve tüm dünya akışına ayak uydurmalıydım geçen günler bana en çok bunu öğretmişti. bu gece geçen onca aydan sonra sanki içimde oluşan farklı bir boşluk vardı
Anlamlandrmadım ilk başta soğuk yatağa girmek istemedim yatağa girmeyince zihnimin uzaklara gittiğini farkettim yazmalı dedim
Bir satır da olsa yazmalı; bir kenara koyup zam/anın bir fotografını iliştirmeli bir köşeye.
Belki yokolduğumuzda bedenimiz, sözlerimiz, hayallerimiz ve hayatlarımız uçuk gidecek. belki daha yokolmadan geriye baktığımızda çok şey göremeyeceğiz arkamızda. yazdıklarımız da belki birgün gidecek ama kayboluşu diğer herşeyden çok sonra olacak. ondan bu kadar değerli, bu kadar manevi, bu kadar sıradışı yazmak. bir nebze ölümsüzlük kazandırıyor insana. kayboluştan kurtarıyor.
Çok konuşup da aslında hiçbir şey söylemiyor olmanın rağbet gördüğü şu zamanda, hala bir şeyler anlatma derdinde olan, umarsızlık karşısında anlaşılamamayı derinden hissedebilenlerin erdemli bir iz bırakma çabasının sessiz izdüşümüdür belki de...
Ya da sadece hafızanın isyanınından kurtardığımız üç beş kelimenin dünden yarına selamıdır. öyle ya da böyle yazmak, yazabilmek güzel bir duygu.
Hayatın koşuşturması içinde aslında birbirimizi dinler gibi yaptığımız için anlaşamadığımızı düşündüğüm zamanlar bazen "söylemek istediklerimizi yazıp versek birbirimize nasıl olur....?" diye düşünmekten alamıyorum kendimi. belki sözün yapamadığını yazı başarır ne dersiniz.......?