Susalım dedim sana, bunun bir önemi yok mu,,,,,,,,?
Susalım çünkü kafam bozuk, bi nedeni de yok. varsa da bilince çıkmadı henüz.
Susabilseydik konuşabilecektik mesela belki şimdi. O an için susmak çok
kıymetliydi. şimdiyse zoraki bir sükûnet araya girdi. bazen beni anlayabilmeni
hiçbir şeyi istemediğim kadar istiyorum…
Ne yaptığımı pek bilmiyorum bazı bazı günün muhtelif anlarında. öyle bir ana
denk gelme istiyorum.
Sende de oluyordur mutlaka ya da çevre çeperimde, zaman zaman sebepsizce ve
hiçbir şey demeden kendini balkondan aşağıya bırakmayı isteyen tek kişi
olduğumu düşünmek istemiyorum.
Diyecek bir şeyim olmadığı için değil, tam tersine, hiçbir şey o anı bozmasın
istiyorum. düşünmeye başladığımda hiçbir şey yapamıyorum. Ben düşündüğümde hep
çok yüksek yerlerden düşüyorum belki de bu yüzden çok yüksek bir yerden düşüp
artık düşünmek istemiyorum.
Aslında senle ilgili değil, daha çok benimle ilgili bu durum. bildiklerimi
unutmuşum ve çok yavaş öğreniyorum. bu arada yoruluyorum, yoruyorum. neden bu
kadar güvensiz olduğuma dair tek bir neden istesen kendinle ilgili, veremem
biliyorum. Ne kadar ayıp…! gerçekten kötü bir insanım sanırım.
Şimdiden pişman oldum söylediğime… söylediğime pişman oldum….! başka şeyler
düşünüp, bambaşka şeyler söylüyorum. beynime suç atmak gibi olmasın ama ağzımla
arasında hep bir uyumsuzluk süregeliyor. engel olamıyorum. bunu yapmanın daha
kolay yolları var onu da biliyorum ama sanırım bugün biraz melankoliğim. bu
yazıyı bile sen bil diye değil, ben bileyim diye yazıyorum.
Yalnızlık başladı ya birkaç saat önce, o andan beri hiç durmadı kafamdaki
borazanlar. Hatta itiraf edeyim ondan çok önce başlamıştı, galiba delirmemi o
sesler kolaylaştırdı. Ama sen nereden bileceksin tabi borazanları,,,,,,,,,,,,,?
Ayrıca bilsen ne olacak senin de kendine ait çalgıların yok mu
sanki kafanda,,,,,,,,,? Dünya benden ibaretmiş gibi benlik bir nedenle senlik
bir durumu değiştirmeye çalışıyorum. ne kadar anlamsız,,,! kızdım kendime, öyle
böyle değil hem de. bırak dağınık kalsın değil mi,,,,,,,,,? bırak bi zamanı
gelsin. bi aceleci olma, bi dinle… anlamaya çalış. ya da büyütme. dediğim gibi
başarısız bir öğrenciyim ben. borazanlar bir sussa, başımın ağrısı bir geçse
bir de gözlüklerimi taksam da netleşse ortalık… çok geç.
İyiden doğan kötülük en kötüsü sanırım. bokunu çıkartacak kadar sevmek gibi
mesela. hâlbuki daha az olsa kazanan taraf olursun. ama benim böyle bir kaygım
yok. hissettiğim gibi olmak isterim ben. doğruya doğru her anım böyle değil,
ama bazen bir şeylerin sahibi olduğum sanrısına kapılıyorum galiba. bizim gibi
insanlar için acı verici bir durum bu. belki de kendim o kadar net değilim,
belki de ben kötü fikirliyim ve herkesi kendim gibi görüyorum. belki de
doğallığında gelişen, olması normal şeylere hiç olmaması gerekirmiş gibi bakıp
ikiyüzlülük yapıyorum. hepsi biraz doğru. hepsi biraz yanlış. bol keseden
konuşmak doğru değil. hele süslü cümlelerle yaptığına mazeret bulma çabası…
yere döktüğün pisliğin üstünü bir bezle kapatmaya çalışmaya benziyor.
Haksız değilim çünkü kendimce geçerli nedenlerim var. haksızım çünkü bu
nedenler geçerli ama yöntem yanlış. haksızsın çünkü umursamazsın. haklısın
çünkü kendinsin. haklı haksız ararsak haksız oluruz çünkü mesele bu değil.
sevdalık ne idüğü belirsiz bir yol gibi. eğimi yüksek tutarsan hep fazla enerji
harcaman gerekir. daha hızlı yükselirsin ama daha çok durusun. kimi zaman
vazgeçip iniverirsin o yokuşu. (yokuşlardan korkarım.) eğimi yok sayıp düz bir
yol çizersen kendine, yorulana kadar daha uzun mesafe katedersin ama bir süre
sonra hep aynı yolda yürüyor, hiç ilerleyemiyormuş gibi hissedersin.
alışkanlıktan devam ettiğin yolunda, sonunda varacağın noktanın da senin için
pek bir önemi kalmaz. diyelim ki inişli çıkışlı, zigzaglı bir yol seçtin
kendine. bu sefer de zor olur. çetin bir insan olman gerekir. burnunun dibine
gelene kadar varacağın yeri hiç göremeyebilirsin. çıkarken küfredip, inerken
kendini boşa alabilirsin. sürekli sağa sola dönmekten yorulup umutsuzluğa
kapılabilirsin. tüm bunların ötesinde asıl soru şu ki, varacağın yerde rahat
edebilecek misin,,,,?
O yolu aynen geri dönmek de var. tam hedefe yaklaşmışken
tali bir yola girmek de var. daha kötüsü söyle ayağını uzatıp iyice bi
dinlenemeden tekrar yola koyulmak da var. var da var işte… bir de zevk için,
sağlık için yapılan yürüyüşler var ki orada yolun kolay yürünür olmasından
başka bir şeyin önemi yok sanırım. ama pek tavsiye etmem
En iyisi biz kendimize bir araba bulalım. atalım birkaç bir şey arkasına ve
nereye gideceğimizi, hangi yoldan gideceğimizi hesaplamadan çıkalım yola. mutlu
bir yol macerası olsun, ne kadar süreceği bilinmeyen. sıkılırsak sen inersin
arabadan, bilmediğim bir yolda tek başıma kalmak istemem. gerçi araba
kullanmayı da bilmiyorum ama… bir yolunu buluruz.
Bu yazıya başlarken nerede, şimdi neredeyim… önümüz yaz, havalar güzel. gel
seninle yapabildiğimiz zaman güzel şeyler yapalım, yapamadığımız zamanlarıysa
sorgulamayalım. ne kadar olursa o kadar işte. olmayan şeyleri dert etmek
olabilecek olanların önünü kesebiliyor. bunu bütün hayatım boyunca bildim ancak
uygulayamadım. bana yardım et, biz seninle bunu yapalım. bana yardım et çünkü
ben bir anda saçma sapan şeyler düşünüp, saçma sapan şeyler yapabilecek bir
insanım. kendimden korkuyorum. bana yardım et çünkü bu aralar yardımınla bir
şeyleri değiştirebileceğime inanıyorum. daha önce bunun imkansız olduğunu
düşünürdüm. kendimi rahat bırakmama yardım edersen seni de rahat
bırakabilirim.
İşte böyle. ne de uzun ve anlamsız bir yazı yazdım. ama bunu yazmasaydım hala
kendi kendime oturmuş somurtuyor olacaktım. şimdi yüzümde bir gülücük var.
etkisi sabaha kadar sürer herhalde. umarım bana yardımcı olursun.
Gamzenden öpüyorum.
2 Mart 2017 02.15